Out İle Oluşturulan Fiil Grupları P – S
Sevgili okurlarımız, kitap okuma alışkanlığınız ne durumda? Günde en az 10 sayfa okuyabiliyor musunuz? Türkçe yaptığınız okumaların yanısıra İngilizce okumalar da yapıyor musunuz? Eğer henüz İngilizce okumaya hazır değilim diyorsanız yolunda çok başında Beginner olmanız gerekmektedir. Elementary seviyesinde olsanız bile kendi seviyenize uygun hikaye kitapları temin edip okuyabilirsiniz. Bu hafta işe önyargılarımızı kırmakla başlayalım, ne dersiniz? Kelime öğrenmenin en kalıcı yolu kitap okumaktır. Bir kelimenin sözlükten Türkçe anlamına bakıp not almaya kıyasla 25 sayfalık bir hikaye bitirdiğinizde en az 30/ 40 yeni kelime ve cümle içerisinde nasıl kullanıldığını öğrenebilirsiniz. Okuduğunuz kitapların özetlerini hazırlayıp Educall danışman eğitmenlerinizle paylaşabilirsiniz. Peki kendi seviyenize uygun kitapları nasıl bulabilirsiniz? İstanbul’da Akmar Pasajı, Cağaloğlu ve halka açık kütüphanelerden -özellikle Penguin yayınlarının hikayelerini tavsiye ederim- Stage 1 (Elementary), Stage 2 (Pre-Intermediate), Stage 3, 4 (Intermediate, Upper-intermediate), Stage 5 (Advanced) kendi seviyenize uygun kitapları alabilir veya İnternetten kitap ismini yazıp “Free PDF” olarak arayabilir ve dijital okumalar da yapabilirsiniz.
Bu hafta out ile oluşturulan fiil gruplarına devam ediyoruz, örnek cümleleri not almayı ve tekrar yapmayı unutmayın! Keyifli okumalar!
Pass out
Bayılmak, bilincini kaybetmek.
Örnek: The room was so hot and stuffy that she passed out.
Anlamı: Oda öyle sıcak ve havasızdı ki bayıldı.
Pass out
Dağıtmak
Örnek: The instructor passed the paper out.
Anlamı: Eğitmen kağıtları dağıttı.
Pick out
Seçmek
Örnek: When you go shopping, you should pick out the ripest peach.
Anlamı: Allışverişe gittiğinde en olgun şeftaliyi seçmelisin.
Pile out
İnsanların bir anda bir yeri terk etmesi
Örnek: People began piling out of the house due to the fight.
Anlamı: İnsanlar kavgadan dolayı evi terk etmeye başladı.
Pop out
Kısa süreliğine dışarı çıkmak.
Örnek: He popped out for a quick coffee break.
Anlamı: Kısa bir kahve molası için dışarıya çıktı.
Print out
Yazdırmak (bilgisayardan).
Örnek: Could you print out a copy of a document for me?
Anlamı: Dosyanın bir kopyasını benim için yazdırabilir misin?
Pull out 1
Harekete geçmek (araç), trafiğe girmek.
Örnek: The train pulls out at noon.
Anlamı: Tren gece yarısı yola çıkacak.
Pull out 2
Geri çekilmek.
Örnek: The company decided to pull out of all the projects in Syria.
Anlamı: Şirket Suriye’ deki tüm projelerden geri çekilme kararı aldı.
Push out
Birini ayrılmaya zorlamak.
Örnek: I felt I was being pushed out of the job.
Anlamı: İşten ayrılmaya zorlandığımı hissettim.
Put out 1
Ateşi söndürmek.
Örnek: At dawn, firefighters could eventually put out the forest fire.
Anlamı: İtfaiyeciler sonunda şafak doğarken orman yangınını söndürebildiler.
Put out 2
Işığı kapatmak
Örnek: Could you please put out the light in the kitchen?
Anlamı: Mutafktaki ışığı kapatabilir misin, lütfen?
Roll out
Yeni bir ürün veya programı piyasaya sürmek.
Örnek: We’re rolling out a new database system the next month.
Anlamı: Gelecek hafta yeni veri tabanı sistemizi piyasaya süreceğiz.
Run out of
Taman tüketmek.
Örnek: We’ve run out of milk and I need to go shopping today.
Anlamı: Sütümüz bitti ve bugün alışverişe gitmem gerekiyor.
Rush out
Hızlıca çıkmak.
Örnek: The workers all rushed out because it was time to go home.
Anlamı: İşçilerin hepsi hızlıca çıktı çünkü eve gitme zamanı gelmişti.
Sell out
Bir ürünün veya bir eşyanın tamamının satılması.
Örnek: The tickets have been sold out. Let’s go to the cinema instead of the concert.
Anlamı: Biletlerin hepsi satılmış, konser yerine hadi sinemaya gidelim.
Sign out
Bir programdan (bilg.), otelden, ofisten veya bir yerden çıkış yapmak, ayrıldığını bildirmek.
Örnek: Please sign out at reception when you leave the office.
Anlamı: Lütfen ofisten ayrılırken resepsiyonu bilgilendirin.
Sort out 1
Bir şeyi çeşitlerine göre ayırıp düzenlemek, sınıflandırmak.
Örnek: My little son sorted his socks out.
Anlamı: Küçük oğlum çoraplarını ayırdı.
Sort out 2
Problemleri veya sorunları çözmek.
Örnek: I tried to sort out the misunderstanding we had with the students.
Anlamı: Öğrencilerle aramızdaki yanlış anlaşılmayı halletmeye uğraştım.Slip out
Gizlice ayrılmak.
Örnek: The party was really dull so we slipped out.
Anlamı: Parti çok sıkıcıydı o yüzden gizlice çıktık.
Spit out
Aniden ve öfkeyle konuşmak
Örnek: He spat out an insult and left the room.
Anlamı: Birden aşağılayıcı şeyler söyledi ve odayı terk etti.
Stand out
Göze çarpmak.
Örnek: His Porsche stands out among the other cars in the garage.
Anlamı: Porsche’ u garajdaki diğer araçların arasında göze çarpıyor.
Start out
Yola çıkmak veya kariyere başlamak.
Örnek: My dad started out as a sales assistant in a shop.
Anlamı: Babam kariyerine bir mağazada satış asistanı olarak başladı.